maandag 26 januari 2015

Rapor | Gaston Pereiro



Profil

11 Haziran 1995, Montevideo, Uruguay doğumlu olan Gaston Pereiro, Uruguay'ın 90'lı yıllarda dünyaya gelmiş orta saha oyuncuları arasında Giorgian de Arrascaeta ile birlikte en yetenekli olanı. Tahminen birkaç yıla A Milli Takım'da da rekabete girerler. Nacional Montevideo altyapısından çıkıp A Takıma yükselen Pereiro, kariyerindeki 15 lig maçında 5 gol attı. Uruguay U20 Milli Takımı'nın 10 numaralı formasını taşıyan Gaston Pereiro tam bir Alvaro Recoba hayranı. Hatta hayranlığı onun fotoğrafını koluna dövme yaptıracak kadar büyük. Not olarak Recoba ile Nacional'de takım arkadaşı olduğunu da belirtmiş olalım.

Güçlü Yönleri

Gaston Pereiro 1.88 boyunda. Anatomik olarak ilginç bir yapısı var. Uzun boylu oyuncuların genelde yaşadığı top hakimiyeti sıkıntısını Gaston yaşamıyor. Beden koordinasyonu üst düzey ve top kontrolünü, hakimiyetini bu şekilde sağlıyor. Boyu uzun ancak çok kalıplı değil. İnce de denebilir hatta. Buna rağmen yere sağlam basıyor ve kolay mücadele kaybetmiyor. Faul alımı da iyidir hatta. Sol ayak hakimiyeti oldukça gelişmiş. Top kontrolü, pas hızı ve yönü, dripling yetisi, hepsi oldukça üst düzey. Gezen bir oyuncu olması ve kenarlara da ikiye bir yardımı getirmesi onu marke edilmesi daha zor bir oyuncu haline getiriyor.

Yan toplarda ceza sahasına girip hava tehdidi de yaratabiliyor. U20 Sudamericano'da Facu Castro'nun ortasında iyi bir kafayla Brezilya ağlarını sarsması buna örnek. Kafa topu geliştirilebilir bir nitelik. Karın kası gelişimi ile de orantılı hatta. Daha da iyi olacak.

Zayıf Yönleri

Şut, şut, bir daha şut. Şut kullanırken destek ayağının pozisyonu idealden uzak, yerden güç alması zorlaşıyor ve yere sağlam basmayınca şutun hızı ve isabeti de düşüyor. Şut ayağı olan sol ayakla şut çektikten sonra ayağı ile topu takip etmek yerine darbeden sonra ayağını öne hareket ettirmemeyi tercih ediyor ki bu kavisli şut çekmeyi imkansız hale getirir. Aslında kuvveti de mermi gibi olmasa bile hızı standartüstü olan şutlar çıkarmaya müsait, ama teknik ve beden duruşu kötü olunca bu imkansız oluyor tabii.

Bu bir zayıf yön değil ama gelişebilecek bir yön. Omuz omuza mücadelelerde güçlenebilmek adına biraz daha üst vücut çalışıp kol ve göğüs kafesi genişliğini arttırması olumlu bir yatırım olacaktır kendisi adına. 20 yaşına geldi, artık boy gelişimi olmayacak, patlayıcılıktan ödün vermeden ağırlık idmanlarına girebilir.

Nasıl kullanılır?

Uruguay U20 Milli Takımı'nda iki şekilde kullanıldı. Birincisi 4-4-2 tertibinde iki kenardan biri olarak, ikincisi ise 2 santrfordan biri olan Jaime Baez'in sola çekildiği düzende forvetin arkasındaki adam olarak. Yani 4-2-3-1 düzeninde 3'lü hattın ortasında. Bana en ideali ikincisi geliyor. Temposunu da bir-iki tık arttırdığında bu pozisyonda ciddi fark yaratabilecek biri olabilir.

Bunun yanında bir alternatif tez sunuyorum, birincil tez olabilecek potansiyelde bir tercih hatta. 2. santrfor rolü. Bir nevi Alex de Souza'dan alışık olduğumuz rol. Ceza sahası koşuları, ön direğe gelip kafa da vurabilmesi ve ceza sahası içi ve çevresindeki soğukkanlılığı bu role oldukça uygun.

Transfer?

Şu an kulübü Nacional'e telefon açıp ''hediye pakediyle hazırlayın almaya geliyoruz'' demeye kalksan maksimum 5 milyon çıkar bonservis bedeli. Gerisini de ben söylemeyeyim artık. Ufukta Serie A olacak bu gidişle.

zondag 25 januari 2015

Futbolcu Madeni | Sudamericano 2015 - I



Geçenlerde yazıp çizmiştim bu turnuvaya dair, bir de dikkat çeken isimleri yazacağıma dair bir sözüm vardı. Onu tutmak için klavye başına geçip notlarımı ekrana döküyorum. Buraya Angel Correa  (Atletico Madrid) ve Franco Acosta (Villarreal) gibi zaten transfer yapan oyuncuları yazmayacağımı da ayrıca belirtmiş olayım. Çoğunun raporlarını da daha sonra blogda yayınlayacağım, bu bir global özet olsun. Başlıyoruz.

Emmanuel Mammana - Arjantin - Stoper - 10 Şubat 1996

River Plate oyuncusu Emmanuel Mammana, bunun yanında halihazırda Arjantin A Milli Takımı'nda 1 kez forma giymiş bir oyuncu. Turnuvada ender bulunan A Milli oyunculardan. Çok farklı bir oyuncu Mammana. Arjantin'in üçlü savunmasında tam ortada görev alıyor, savunma merkezindeki temel görevlerini oldukça atlet bir oyuncu olmasının avantajıyla rahatlıkla yerine getirebiliyor. Hafif bir boy dezavantajı var ancak bunu bu düzeyde kompanse etmeyi biliyor. Bunun yanında benim bir stoperde görmekten çok memnun olduğum bir özelliği var. Top ayağındayken orta alana kolaylıkla çıkabilmesi ve ayak hakimiyeti sebebiyle orta alanda ekstra pas opsiyonu da yaratabilmesi. Kendisine baskı kurulmasını haliyle zorlaştırıyor. Mammana elit stoper adayı, River'ın Balanta ile birlikte Avrupa piyasasına kısa sürede süreceği 2 elit stoper adayından biri hatta.



Tomas Martinez - Arjantin - Orta Saha - 7 Mart 1995

River Plate oyuncusu o da. Orta alan merkezinde görev alıyor. Biraz daha ofansif odaklı bir rol biçilmeli ve kendi gelişimi açısından temposunu arttırmalı, fizik gelişimine paralal şekilde tabii. Ancak hayran olunacak düzeyde kaliteli bir sol ayağı var. Şut tekniği sayesinde gerek uzak mesafeden, gerek yakın mesafeden kaleye doğru biçimde ivmelenen şutlar çıkarabiliyor. İlk Ekvador maçında gayet güzel bir gol atmıştı hatta bu şekilde. Martinez ''yere yakın, teknik Güney Amerikalı'' profiline uyan bir oyuncu. İzlemesi keyifli, işlevsel oyuncu. Bana göre Correa ve Mammana ile birlikte bu Arjantin takımının en kritik oyuncusu. 

Mauricio Lemos - Uruguay - Stoper - 28 Aralık 1995

Turnuvanın tahmin ediyorum ki en sert stoperi, gaddarlık seviyesine yakın hatta. Ancak bunun altını dolduracak kadar çevik, etkili ve ekstra olarak top ile meziyetleri olan bir stoper. Tarzını Godin ve Lugano'nun kesişimine benzetiyorum, iki oyuncudan da özellikler taşıyor. Topu oyuna iyi sokar zira top ile çıkmayı bilir. Kademe anlayışı iyidir, bunun yanı sıra vücudu etrafında çabuk döner. Güçlenmesi ve yüksek toplarda daha etkin hale gelmesi gerek, bunu yapabildiği an çok iyi bir Serie A stoperi olmaması için hiçbir sebep yok.

Davinson Sanchez - Kolombiya - Stoper - 12 Haziran 1996

Çok atletik, hatta gönül rahatlığı ile sadece stoperler içinde değil turnuva genelindeki en atlet oyuncular arasına yazabilirim. Oyunu rakip yarı alana yıkan ve baskılı oynamak isteyen büyük takımlar için müthiş bir stoper olabilecek potansiyelde. Havadan ve yerden şahane bir kesici, top ile meziyetleri pek yoktur ama. Doğru takımları gördüğü an elit bir stoper olma ihtimali yüksek.

Thiago Maia Alencar - Brezilya - Orta Saha - 22 Mart 1997

Kendisinden 1 ya da 2 yaş büyük oyuncularla oynadı genelde. Teknik direktörü Alexandre Gallo muhtemelen ''I have no idea what I'm doing'' kafasında geçiriyor turnuvayı, çünkü tercihleri en hafif tabir ile ''tartışılır''. Ama o dağınık ve potansiyelinin yarısına çıkamayan Brezilya takımında gereken seviyeye en yakın 2 oyuncudan biriydi Maia. Aslında kendisini U17 Dünya Kupası'nda izlemiştim ilk kez, Slovakya maçında. Devre arası oyuna girmiş ve orta alanda (nispeten kolay bir maçta) oldukça dikkat çekici bir oyun ortaya koymuştu. Topa baskıda iyi, sol ayaklı, kendisine yapılan baskıya kolay cevap verecek, yay üstü havuzuna düşen topları toparlayabilecek önemli bir 6 numara adayı. Santos oyuncusu olduğunu ekleyelim.



Mauro Arambarri - Uruguay - Orta Saha - 30 Eylül 1995

Giorgian de Arrascaeta'yı Dünya futboluna kazandıran Defensor bu Uruguay takımına 6 oyuncu verdi ve bana göre en niteliklisi Mauro Arambarri. Uruguay ekolünün anlayışı içinde genelde merkezdeki iki oyuncu serttir, topa presi ve rakiple mücadeleyi sever ama topu ayağına aldığında bocalar. Arambarri aykırı buna. Şu yönden aykırı, topla münasebeti de oldukça iyidir. 1.75 boyu var ama duran toplarda hep rakip ceza sahası içinde bulunur ve gol kovalar. 2.bölge havuzuna düşen uzun toplarda eksik kalıyor ama hala. Topa presi çok iyidir, çok top kapar, stoperlere kadar prese çıkabilir, ikili mücadelelerde bacak gücünün yüksekliği ile kolay ayakta kalıp kendisinden boylu ve kalıplı oyunculara kök söktürür. Savunma bilgisi de özellikle beklere ve kanat oyuncularına getirdiği kademelerden de anlaşılacağı üzere iyi seviyede. Arambarri muhteşem bir performans sergiliyor ve benim kariyerini en çok merak ettiğim isimlerin arasına girdi. Yapabileceklerinin sınırı yok, Uruguay futbolunu değiştirebilecek bir oyuncu dahi olabilir...

raporu burada mevcut.

Gerson - Brezilya - Orta Saha - 20 Temmuz 1997

Brezilya'nın genç isimlerinden biri daha. Genç diyorum çünkü turnuvaya katılım barajı (doğum tarihi olarak) 1 Ocak 1995. Fluminense oyuncusu Gerson ve benim gözüme giren özelliği inanılmaz atletizmi oldu. Topla çok kolay manevra yapabilen, kolay top taşıyan ve 8 numara pozisyonunda oynayıp 1.bölgeden gelen topları 3.bölgeye götürmede ciddi iş yapabilen bir oyuncu. Teknik kapasitesi oldukça yüksek ve Maia ile birlikte Brezilya merkezinde olmayan düzen içinde yine de oldukça iyi işler yapan bir oyuncu Gerson. Belki Gallo 4-2-3-1 sevdasından vazgeçip Maia'yı tek bırakarak önünü Gerson-Evangelista ile doldursa maçlarına daha kolay hükmeden bir Brezilya görülebilirdi. Ah bu yaş gruplarında saçma saçma işler peşinde koşan teknik direktörler yok mu.



Deiner Quinones - Kolombiya - Sol forvet - 16 Ağustos 1995

Deportes Quindio futbolcusu, Kolombiya'da yani hala. Bu arkadaş da ufak tefek, sol ayağını iyi kullananlardan. Iragua ve Martinez'e göre farkı aşırı derecede süratli ve atlet olması. Vücut yapısı bir değişik, çok ince bir görünümü yok ama patlayıcılığı ciddi düzeyde. Sağ ayağını imkanı olsa kestirir ve yürürken bile kullanmaz. Solunu ise iyi kullanır, kolay adam eksiltir, direkt kaleyi hedefler ve asistan niteliği oldukça gelişmiştir (Şili maçında Rafael Borre'ye attırdığı gol bunun delilidir).

Luis Manuel Orejuela - Kolombiya - Sağ bek - 20 Ağustos 1995

''Ciğersiz Kolombiyalı bek'' familyası vardır futbolda. Zuniga, Armero, falan, feşmekan. Bu arkadaş da böyle biri işte. Ciğerlerini aldırmış, nefesi hiç bir zaman kesilmiyor. Dayanıklılık hilesi kullandı deseler inanırım. Oldukça süratli, birebirde kolay geçilmeyen ve dönüşleri de çabuk olan bir oyuncu. Önündeki partneri Jeison Lucumi'ye ofansif olarak da ciddi katkısı oldu. Mobil ve kıvrak bir oyuncu olmasının faydalarını uzun mesafede topla gelirken adam eksiltmede gördü. Boy ve fizik kuvvet sıkıntısı var, haliyle hava topu da noksan. Ama bek potansiyeli ciddi. Not. Deportivo Cali çıkışlı, hala da orada.



Jose Cevallos - Ekvador - Ofansif orta saha - 18 Ocak 1995

2002'deki Ekvador takımını hatırlarmısınız? Ben çok ufaktım ama hayal meyal hatırlıyorum bazı şeyleri, daha sonrasında kadrolara bakınca da bir takım bilgiler edindim. Delgado diye bir tanker vardı forvet olarak mesela. Orta sahada hipster Aguinaga ve kalede de Cevallos. Hah işte bu arkadaş o kaleci Cevallos'un oğlu, Jose Cevallos Junior da denir kendisine. Ekvador U20 Milli Takımı'nın ve turnuvanın en dikkat çeken ismi belki de. İnanılmaz bir saha görüşü, bilek hassasiyeti, pas niteliği ve bitiricilik bu arkadaşta birleşti. Biraz Kaka'yı andırdı bana hatta boy-teknik kapasite orantısı olarak. 4 golle turnuvanın en skorer 2. ismi bu ana dek. Yazın bu arkadaşı kenara, çok izleriz ileride ''di çempiyıns'' müziği sonrasında. Şu an hala LDU Quito oyuncusu bu arada.

Jesus Medina - Paraguay - Kanat Forvet - 30 Nisan 1997

Çok oynamadı turnuvada, yani beklediğim süreleri almadı en azından öyle söyleyeyim. Gitgide ''overrated'' olma yolunda ilerleyen eski Barcelonalı günümüzün Romalısı kaptan Tonny Sanabria'nın gölgesinde hala. Ama süre aldığında olumlu kullanır, idolü Robben'in izinden gitmeye çalışır. O da oldukça süratli olan, kolay adam eksilten ve direkt ceza sahasına doğru hareketlenip skora yakın olmaya çalışan kanat forvetgillerden. Final grubu maçlarında daha çok süre alması ve daha net bir izlenim oluşturması dileğimdir. Paraguay'da Libertad forması giyiyor.



Sergio Diaz - Paraguay - Forvet - 5 Mart 1998

Aguero'ya tarz olarak bu kadar benzer bir oyuncu gördüğümü hatırlamıyorum epeydir. Mobil, 2. ve 3.bölgenin her yerinde top alıp kullanmak için görülebilen, ceza sahası içi ve çevresinde ani hareketlerle topa sokulup aldığı toplarla gerek adam eksiltebilen, gerek servis yapabilen gerekse bitirebilen bir oyuncu. Oldukça süratli olması da avantajı. Boylu poslu değil, ''pırpır'' daha çok. Cerro Porteno A Takımı'nda Guiza'nın partneri, 20 maç 8 gol gibi dikkat çeken rakamlarla oynuyor hatta orada da.

Gaston Pereiro - Uruguay - Ofansif Orta Saha - 11 Haziran 1995

Solak ve yetenekli, ofansif Güney Amerikalı oyuncu profilinin bir mensubu o da. Bir fark var ama bu kez. Boy 1.90'a yakın. O beden yapısında o bileği barındırmak eşsiz bir nimettir. Nitekim sol ayağının yanı sıra kafayla da skor buldu turnuvada. Savunmayı pek sevmez ama çalışmayı sever, top gelir alır, kanatlara gelip adam fazlalığı yaratıp atak oluşturmada yardımcı olur, milimetrik son pasları da iyi yapar. Kolay yıkılmaz ama biraz daha kalıplanıp (patlayıcılığından ödün vermeden) sertleşmeli. Son vuruş çalışması da yapsa iyi olacak, sol ayak içi ile çıkardığı son vuruşlarda bazen 14 yaşında olup şut kullanmayı yeni öğrenen bir çocuk görüyorum çünkü. Bazen ise profesyonel bir futbolcuyu. Son vuruş istikrarı kazanmalı. Elit oyuncu sınıfına girebilecek bir arkadaş, idolü ise Nacional Montevideo'dan takım arkadaşı olan Alvaro Recoba. Hatta Recoba sevgisi onun fotoğrafını koluna dövmeletmeye kadar varmış durumda. ''Recoba'yı hatırlamayan liselidir.''

raporu burada mevcut.



Andres Ponce - Venezuela - Santrfor - 11 Kasım 1996

Ponce 2013 yılında U17 Güney Amerika Şampiyonası'nda şov yapıp Venezuela'yı U17 Dünya Kupası'na taşımıştı. O turnuvaya (neden bilmiyorum) gidemedi ve Venezuela ilk turda tüm maçlarını kaybederek elendi. 2 yıl sonra 2015 Güney Amerika Şampiyonası'nda aynısını yapamadı Ponce. Bunun belli nedenleri var. Takım ön üçlü harici oldukça eksikti, kalite anlamında konuşuyorum. Turnuva boyunca Ponce'ye istediği şekilde top gelen pozisyon sayısı 2'dir belki de. Salomon Rondon tipinde biraz. Tabii daha çalışkan, daha mücadeleci, havadan da biraz daha eksiği profil olarak. Hedef adam oyununa gayet uygun, bana göre Rondon'un üstü kariyer yapabilecek bir oyuncu. Kariyer tercihleri belirleyici olacak. Ülkesinde, Llaneros'da forma giyiyor. Tıpkı arkadaşı Yanowski Reyes gibi.



Oğuzhan Oğuz
@oguzhann10

woensdag 21 januari 2015

Yarının Adamını Bugün Gör



UEFA Youth League, ya da daha aşina olduğumuz şekli ile ''U19 Şampiyonlar Ligi'' devreyi bitirdi ve aksiyona kaldığı yerden devam edecek. Bu ülkede sadece temsilcimiz fark yediğinde ya da attığında sonuç sosyal medya hesaplarınca paylaşılır ve ona göre ''bu ne lan'' ya da ''vaay'' tepkileri verilir. Genelde arkasına sinkaf da koyulur. Özkaynak değeri bu kadar çünkü ülkede. Her neyse, siteme dönmesin yine.

Turnuvaya A Takımları Şampiyonlar Ligi'ne giren takımlar katılıyor ve grupları A Takım ile paralel biçimde, aynı hafta aynı rakiple aynı şehirde oynuyorlar. Seneye bu da değişecek. U19'da Türkiye şampiyonu olan takım da U19 Şampiyonlar Ligi bileti alacak. Misal Türkiye Süper Ligi şampiyonu Fenerbahçe olursa Fenerbahçe U19 takımı U19 Şampiyonlar Ligi yolcusu olacak. Ama aynı zamanda U19 Süper Lig şampiyonu Bursaspor ve U19 1.Lig şampiyonu Altınordu olursa onların arasında oynanacak eşleşmenin galibi de U19 Şampiyonlar Ligi'ne gidecek. Bu 3 takımı liglerinde lider oldukları için belirttim, sonra ''Fener'in şampiyonluğu ne malum'' gibi yorumlar gelmeden yazmış olayım.

Turnuvadan çıkıp Şampiyonlar Ligi'nde de yer alan epey bi' oyuncu var aslında. Ludogorets Razgrad'a bu sezon gol atıp ertesi sabah 8'de lisedeki dersine girmek zorunda olan Breel Embolo bir örnek, 1997 doğumlu. Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk maçında elini kolunu sallaya sallaya maçın dengesini değiştiren Anderlecht'in 1996 doğumlu kanat forveti Andy Kawaya bir diğer örnek (Arsenal 3-3 Anderlecht maçıydı). Geçen sezon Youth League'i tek başına alan Munir el Haddadi ve Ajax'ın Faslı kanat forveti Anwar el Ghazi de buralardaydı. Levin Öztunalı, Erdal Rakip gibi isimler de mevcut bu klasmanda.

Ha bir de bahisseverlerin sevdiği bir turnuva bu. Sürprize pek yer olmuyor çünkü. Şimdi ise safralar döküldü, seviye daha da yükselmeye başladı. 8 tane eşleşme var, dilim döndükçe kısa kısa takımlara dair bildiklerimi özetlemeye çalışacağım. İşe yarar belki. Tüm eşleşmelerin tek maçlı eleminasyon sistemi üzerinden oynanacağını, grup liderlerinin son 16 turunda saha avantajına sahip olduğunu, yarı final ve finalin de basketboldaki ''final four'' sistemi gibi tek bir statta oynanacağını vurgulamış olayım (Nyon'a bekleriz).



27 Ocak : Atletico Madrid - Arsenal

Atletico Madrid kendi grubundan elini kolunu sallaya sallaya lider çıktı. Juve-Olympiakos-Malmö'lü gruptu bu. 1996 doğumlu Roberto Nunez'in 5 maçta attığı 3 golün bunda ciddi payı oldu, tek kaybettikleri maç Olympiakos ile iç sahada oynadıkları maçtı. Arsenal daha iyi takım ama onu söyleyebilirim. Dan Crowley, Alex Iwobi ve A Takım ile Galatasaray maçında süre alan Stephan O'Connor, Gedion Zelalem ve Ainsley Maitland-Niles var kadrolarında. Maitland-Niles devamlı Arsenal A Takım kadrosuna giriyor artık. Deplasman da olsa Arsenal favori ve bence turlayacak. Gruplarında Anderlecht olmasa grup lideri olurlardı zaten.

17 Şubat : Real Madrid - Porto

Bilbao U19 takımı oyuncuları şu eşleşmeye lanet okuya okuya bakıyordur herhalde. Porto 90+4'te Shakhtar karşısında 1 puanı alan o penaltıyı kazanmamış olsa şu an Bilbao olacaktı bu turda Porto'nun yerine. Halamın bıyığı olsa amcam olurdu zaten. Kısa keselim. Porto görece kolay gruptan ecel terleri dökerek çıktı. Real Madrid ise çok daha zorlu rakiplerin olduğu bir gruptan üçlü averajla çıktı. 6 maçta 6 gol atan golcü Borja Mayoral'ı özel bir kalemle falan yazalım köşeye. Belki Real Odegaard'ı devre arası kapar da şu eşleşmelerde oynatır diye umut ediyor insan ara ara. Her neyse, Real Madrid iç sahada oynuyor, daha da iyi takım. Çeyrek final bileti onlara gider. Ha bir de Real altyapısı kötü diye bir klişe vardır. Geçen sezon yarı final yaptılar ve Benfica'ya kaybettiler, bu yıl da iyi işler yapabilecek bir takımları var. Boş muhabbet yani.

23 Şubat : Shakhtar - Olympiakos

Görece en ''mantar'' eşleşme. Görece ama. Shakhtar turnuvanın 3 namağlup ekibinden biri (diğerleri birazdan). Olympiakos da 6 maçta 13 puan yaptı ki 9'u deplasmanda. Maç Donetsk şehrindeki güvenlik eksikliğinden Kiev'de oynanacak. Çok çok zor eşleşme. Kimlerin maç kadrosunda olup olmayacağı Olympiakos açısından önemli, A Takıma oyuncu aktarabilirler zira. Şahtar diyelim biz yine de. Ufak bir tık öndeler.

23 Şubat : Anderlecht - Barcelona

Beni az çok bilen bilir, 2-3 senedir Anderlecht'in bu jenerasyonunu dilime dolar dururum. Nabil Jaadi Udinese'ye, David Henen ise Everton'a gitti bir de bu jenerasyondan. Youri Tielemans ise A Takım'ın en kritik adamı oldu. Bu kayıplara rağmen Arsenal-Galatasaray-Dortmund'lu gruptan lider çıkan takım iyi takımdır. Andy Kawaya, Aaron Leya Iseka, Herve Matthys, 1999'lu kaleci Mile Svilar ve 1998'li Alper Ademoğlu. Çok güzel takım. Barcelona kalecisi Andre Onana'yı Ajax'a kaptırdı. Bu tura takviyeli çıkmazlarsa (Halilovic, Samper vs. vs.) işleri Belçika'da bir hayli zor. Ev sahibi favorim.



24 Şubat : Benfica - Liverpool

Romario Balde, Gonçalo Guedes, Benfica güzel takım. Guedes'i A Takıma attılar ve bu yıl hiç Youth League'de kullanmadılar o ayrı. Yuri Ribeiro, Joao Lima ve Oliver Sarkic'i de köşeye yazmış olalım. Liverpool ise Basel karşısında duraklama dakikalarında bulduğu gollerle turlamayı bildi. Real Madrid ve Basel deplasmanları kayıp geçti mesela. Benfica son finalist ve bu yaş grupları da çok yetenekli olmasa bile oldukça ''sağlam''. Rossiter, Sinclair, Ojo ve Chirivella gibi oyunculara rağmen benim favorim Benfica.

24 Şubat : Manchester City - Schalke

Turnuvanın şu ana dek en iyi eşleşmesi. Schalke Donis Avdijaj ve Leroy Sane'yi A Takıma verse de hala iyi bir kadroya sahip ve Chelsea'yi yenerek bunu kanıtladılar. Manchester City ise az önce Shakhtar kısmında bahsettiğim 3 namağlup takımdan biri. (diğeri birazdan). Bersant Celina, Thierry Ambrose, Jack Bryne ve Jose Pozo gibi City düzeyinin 2 tık altındaki A Takımlarda ciddi süreler alabilecek oyuncuları var. Hocaları da Patrick Vieira. Futbol düzeylerinin bazı Süper Lig takımlarından ve neredeyse tüm PTT 1.Lig takımlarından iyi olduğunu çok açık bir şekilde söyleyebilirim. 6 maç 22 gol attı City, bu turu da zorla olsa geçerler.

24 Şubat : Ajax - Roma

162 dakikada 6 gol atan Zakaria el Azzouzi istatistikseverlerin dikkatini çekecek ilk isim olur ama ona gelene kadar çok adam var bu Ajax takımında. Kulübe gelmiş geçmiş en yetenekli jenerasyon olmaya aday takım. Vaclav Cerny, Robert Muric, Abdelhak Nouri, Damian van Bruggen ve Donny van de Beek. Herhangi birini en üst düzeyde görürsem şaşırmayacağım. 1996 doğumlu 3 büyük yeteneği daha dilediklerinde bu takıma alabileceklerini hatırlatayım (Riechedly Bazoer, Jaïro Riedewald ve Richairo Zivkovic). Paris Saint Germain'e 2 maçta 12 gol attılar. Barcelona'yı ise deplasmanda elinden kaçırıp (2-0 önde oldukları maçı gördükleri kırmızı kart sonrası 2-2 bitirmişlerdi) iç sahada futbol olarak ezip yenmişlerdi. Roma'da Elio Capradossi, Tomas Vestenicky ve eski Barcelonalı Tonny Sanabria gibi isimler var. Ama ne oyun ne de kadro olarak Ajax'tan iyi değiller, üstelik maç Amsterdam'da. Ev sahibi turlar.

25 Şubat : Chelsea - Zenit

Chelsea bu turnuvanın en ciddi favorilerinden biri. Jeremie Boga, şu ana dek gol krallığında zirvede yer alan Dominic Solanke, Izzy Brown ve Andreas Christensen gibi isimler göze çarpıyor. Hatta Charly Musonda jr da. Bir günü bir gününü tutmayan ve deplasmanda 4 attığı Leverkusen'den evinde 3 yiyebilen bir Zenit var karşılarında. Gerek kadro gerek istikrar gerek oyun olarak çok çok öndeler ve turlamalarından aksi bir şey beni şaşırtır.

Maçların bir kısmı Eurosport'ta olacak. Hangi maçlar ve ne zaman, bu henüz belirsiz.

2.Tur ve sonrası için UEFA güzel bir şema çıkarmış. Çok keyiflidir bu turnuva, tavsiye ederim.



zaterdag 10 januari 2015

Kaçırdığın Şeye Bir Dön Bak İstedim



Yazı biraz uzun. Sabırla okumanızı umuyorum çünkü ''vay be'' dedirtecek şeyler çıkabilir içinden. Geçenlerde ''X kulüp scoutları U20 Dünya Kupasını yerinden izleyecek'' gibi bir haber okudum. O kupa Yeni Zelanda'da düzenlenecek. Umarım o turnuvada yer alacak Güney Amerika takımlarının belli olacağı U20 Sudamericano'yu da izliyorlardır. Aksi takdirde U20 Dünya Kupasını izlemek kısmen Yeni Zelanda'yı görmüş olmak olacak benim gözümde. Yumurta kapıya dayanınca misali. Neyse, biz not defterlerini çıkaralım zira bu turnuva benim için futbolun üst ve altyapı olmak üzere totaldeki en keyifli turnuvalarından biri. 2 sene evvelki turnuva geldi aklıma birden. Geceleri ayakta beklerdik, Twitter'da timeline'da inler cinler top oynuyordu hatta. Özel Peru hayranıydım ve Peru'nun Uruguay maçını merakla bekliyordum. Uruguay'dan hep iyi futbolcular çıkmıştır malum. Turnuvanın en iyi maçı olmuştu o maç ve 3-3 bitmişti. Ondan sonra dadandım turnuvaya ve sürekli olarak maç izlemeye başladım. Biraz o turnuvada oynayıp sonra transfer yapan oyuncuları sayayım, nelerin nelerin çıktığını görelim.

Arjantin kadrosu çok kaliteliydi mesela. Riverlı Matias Kranevitter, günümüzün Romalısı Juan Iturbe, FM severlerin müridi olduğu Lucas Romero, Villarreal'in şu anki golcüsü Lucho Vietto, Beşiktaş'ın geçmişteki uzatmalı ama kavuşamadığı aşkı Manu Lanzini ve Valencialı Fede Cartabia vardı o kadroda. Adrian Centurion ve Alan Ruiz gibi domestik bazda yeteneklerini belirtenleri saymıyorum bile, ki onlar da vardı. Ve o Arjantin gruptan çıkamamıştı. Öyle bir gruba denk geldiler işte.

Grupta Bolivya, Arjantin, Şili, Kolombiya ve Paraguay vardı. İlk 3 sırayı alanlar final grubuna kalıyordu. Bolivya mantardı şimdi bunu atlamak olmaz. Gruptaki tek puanlarını da Arjantin'den aldılar zaten. Şili ise puan bile kaybetmeden final grubuna yükseldi. Nico Castillo, Igor Lichnovsky, Nico Maturana, Bryan Rabello ve niceleri. Gruptan lider çıkıp final grubunda ıkına ıkına son Dünya Kupası biletini kapmışlardı. U20 Dünya Kupası çeyrek finalinde de Gana'ya hayatımda izlediğim en iyi maçta kaybetmişlerdi. O maçı TT Arena'da 6.600 kişinin izlemesi tarihi utançtır. Türk insanının futbolu sevdiği de kocaman bir yalandır. Her neyse, devam edelim. Kolombiya ve Paraguay da 2 ve 3. olmuştu. Kolombiya takımının kaptanı Juan Quintero'ydu, önünde de Lazio'ya giden Brayan Perea ve La Liga yolcusu olan Jhon Cordoba vardı. O takımdaki kaliteli oyuncuları listelesem bu yazı ancak 1 ay sonra biter o yüzden bu kadarı yeter. Paraguay'da da kaptan ''kaya'' Gustavo Gomez ve sonradan Basel yolunu tutan golcü Derlis Gonzalez vardı. Bir de deli fişek Jorge Rojas vardı ki onu da hemen Benfica kaptı zaten. Elinoğlu armut toplamıyor çünkü, turistik gezi yapmak yerine yağmurda veya ayazda tribün köşesine oturup bu adamları izliyor.

Diğer gruba gelelim. Brezilya'yı haşat etmişlerdi. Grup sonuncusu oldular. O takımdan Doria (Marsilya), Felipe Anderson (Lazio), Fred (Shakhtar) ve Wallace (Chelsea) gibi arkadaşlar transfer yaptı. Rafinha Alcantara zaten Barcelona oyuncusuydu, o da vardı. Benim dikkatimi sol bek Mansur çekmişti ama mantar çıktı şimdilik. Vitoria'da takılıyor hala. Benim özel kalemim Peru'da üç net oyuncum vardı. Jean Deza, Yordy Reyna ve Edwin Gomez. Reyna Salzburg'a gitti, süre alamıyor çok ama önü açık. Jean Deza'yı çok sevdiğim bir abimle sürekli konuştuk turnuva sonrası. Montpellier'e gitti, 2017'ye kadar da orada. Edwin Gomez ise hala ülkesinde. Universitario takımında. Atlet, üstün hücum yetenekleri olan bir arkadaşımız. Sol ön de oynar. Hediyem olsun, 1993 doğumlu. O Peru takımı grup lideri olmuştu hatta. Sonra final grubunda dramatik bir son maçta Şili'ye kaptırmışlardı DK biletini. Yazık oldu.

Uruguay ve Ekvador'du bu gruptan çıkan diğer iki takım. Ekvador'da Junior Sornoza ve Carlos Gruezo dışında çok da kayda değer bir şey yoktu aslında. Ha bir de 4 gol atan forvet Ely Esterilla vardı. Santos Laguna oyuncusu. Uruguay ise apayrı. Bu gruptan çıkıp final grubunda 3.olarak 4 DK biletinden birini almışlardı. Yazın ise Hırvatlara kaybederek başlayıp sonra İspanya'yı bile dize getirerek finale çıkmak ve Fransa'ya penaltılarla kaybetmek. Benim ilk izlediğimde ilk top kontrolünde ''oha bu ne lan'' deyip şok olduğum Giorgian de Arrascaeta geliyor aklıma ilk olarak. (Çağatay Erküp ve Furkan Sümbül'e selam olsun). Nico Lopez, Diego Rolan, Gaston Silva, Emiliano Velazquez ve yeni Muslera Guille de Amores de vardı takımda. Sudamericano'da olmayıp Dünya Kupası'nda yer alan ve benim çok beğendiğim iki oyuncu olan Felipe Avenatti ve Jose Maria Gimenez ile birlikte bana göre turnuvanın en yetenekli jenerasyonuydu bu. Ses getirirler. Velazquez ve Gimenez'i Atletico Madrid bağladı, Rolan Bordeaux oyuncusu, de Arrascaeta Brezilya'ya gitti, Silva Torino'da. Nico Lopez Udinese oyuncusu bonservisi ile. De Amores ise Liverpool'da (merak etmeyin İngiltere değil Uruguay'ın Liverpool'u).



Şu saydığım adamların önemli bir kısmı A Milli dahi oldu. Dönüp bakılmayan hatta hakkında ''sübyan mı izleyelim lan'' denilen turnuvadan bunlar çıkıyor. 2009 ve 2011 versiyonlarından çıkan adamlar ise Danilo, Alex Sandro, Casemiro, Neymar, Lucas Moura, Oscar, Pedro Franco, Andre Carrillo, Toto Salvio, Douglas Costa, Sandro, Charles Aranguiz, Victor Ibarbo, Jefferson Montero, Tabare Viudez, Salomon Rondon falan. Ne ki bunlar, nasılsa Real Madrid'iz, patlasın parlasın 40 milyon olsun öyle alırız, öyle değil mi?

Bu yıl 14 Ocakta başlıyor. Yine beşerden 2 grup, yine ilk 3'ler final grubuna çıkıyor, yine final grubunu lider bitiren şampiyon ve yine final grubunun ilk 4 takımı Dünya Kupası yolcusu. Bir grupta Arjantin, Paraguay, Ekvador, Peru ve Bolivya var. Arjantin turnuvaya A Milli olan Emmanuel Mammana'nın (1996, River Plate) yanı sıra Atletico Madrid'li Angel Correa, Barcelona B'li Maxi Rolon ve Diego Simeone'nin oğlu Giovanni (River)'ın bulunduğu bir kadroyla geliyor. Geçen yıl Arjantin U17 takımını sırtlayan Seba Driussi de kadroda, o da Riverlı. Hücum oyuncusu. Bolivya benim için kapalı kutu, kutu turnuvada açılacak. Pozzo ağına (Granada-Watford-Udinese) takılan Gabriel Corozo ve Kevin Mercado'lu kadrosuyla Ekvador'u da not defterimize kalınca çizelim. Paraguay'da en çok dikkat çeken isim kuşkusuz ki Roma'nın kült karakterli sportif direktörü Sabatini'nin bir gece ansızın Barcelona'dan söküp aldığı Arnaldo Antonio ''Tonny'' Sanabria. Libertad forveti Jesus Medina ise Sanabria'ya odaklanıldığı anlarda ''buranın ağası benim ulan'' diyebilir, yazmış bulunayım. Cerro Porteño'nun 1998 doğumlu forveti Sergio Diaz'ı da hemen ekleyelim notlara. 20 maç 8 golü var Cerro Porteño A Takımı'nda(!). Onlar buralarda hep iyiler, karar anlarını iyi oynarlar, Paraguay'a dikkat(sayın İhsan Bayülken'e hörmetlerimi sunarım). Son olarak bu grupta Peru var. Peru'dan hep ya hareketli, ele avuca sığmayan kanat oyuncuları, ya da maça çıkmadan 10 kutu Red Bull içmiş gibi enerjik olan bekler çıkar. Bu kez kağıt üzeri en dikkat çeken oyuncuları yine Pozzo ağına takılan Granadalı Sergio Pena. Sağ gösterip sol vurma deyiminin bu Peru takımı için karşılığı Pena gösterip X vurmak olur. X'i de turnuva sonrası buralarda zikrederiz sanıyorum.

Gelelim ölüm grubuna. Şili, Kolombiya, Uruguay, Brezilya aynı grupta. Golcülerin şahı, müthiş santrfor olabilirim diye bağıran Andres Ponce de var Venezuela'sı ile. Ponce 2013 U17 Güney Amerika Şampiyonası'nda 9 maçta 7 gol atarak takımını tek başına Dünya Kupası'na (ve Güney Amerika 2.liğine) taşımıştı. Dünya Kupası'nda ise Ponce yoktu ve 3 maçta 9 gol yeyip puan alamadan gruplarda şutlanmışlardı turnuvadan. Ponce'li halleri 1 yıl önce bu jenerasyonda G.Amerika 2.si olmuştu o yüzden saygı gösterisinde bulunmakta yarar var. Uruguay'da Kevin Mendez yok. 2013 yılından beri Kevin Mendez fan club'un başkanı olan bu yazının yazarı için kötü bir haber oldu bu. Mendez'i de Sabatini kapıp Roma'ya götürdü, sakalım da var aslında çıktığında tam çıkıyor, neden dinletemedim bilmem. Ponce'den fazla skor üreten tek bir oyuncu vardı U17 Sudamericano'da, o da Uruguay'ın skor umudu Franco Acosta. Burada da olacak yine.

Uruguay ev sahibi bu arada. Kupayı da kazanırlarsa şaşırmam. Bu jenerasyonlar U17'deyken Arjantin'deki turnuvayı Arjantin almıştı. Kolombiya kadrosunda ise Chelsea oyuncusu Joao Rodriguez'in yanı sıra Udinese'li Alexis Zapata ve Kolombiya U20 Ligi'nde skor üstüne skor yapan ve kulübünde sonunda A Takım gören Mauro Manotas var. Değinmediğim tek takım Şili. Geçen yıl U17 düzeyinde sadece tek maç kaybetmelerine rağmen gruptan çıkamamışlardı. Arjantinli bir hocaları var (Hugo Tocalli). Stoper Seba Vegas 2 yıl içinde Şili dışında bir yere gitmezse Şili'ye taşınır sokak temizlemeye başlarım. Şu an hala Audax Italiano stoper. Bonservisi hala Chelsea'de olan Cristian Cuevas'ı 2 yıl önce U20 2013'te olduğu gibi yine kadroya aldılar. Juan Fuentes, Luis Pavez ve Diego Rojas gibi Şili 1.Ligi deneyimi tatmış oyuncuları da var. Ve yine Pozzo ağına takılan bir isim var kadrolarında. Granadalı Mati Ramirez. Şu an Granada'da bulunan 4 oyuncu var turnuvada. Hayırlı işler Giampaolo Pozzo abim. Saygılar.

Dediğim gibi, turnuva 14 Ocak'ta başlıyor. Bir grup Colonia'da, diğer grup Maldonado'da oynayacak. İkisi de Uruguay şehri. Final grubu ise efsanevi stat olan Estadio Centenario'da, Montevideo yani (Montevideo Uruguay'ın başkenti). Tabii ki her takımın hedefi Güney Amerika şampiyonu olmak. 6 takımlı final grubunun ilk 4 takımı Yeni Zelanda'da oynanacak Dünya Kupası'nda oynayacak. Güney Amerika Şampiyonu için ödül ise çok fazlası. Şampiyon olmak, ödül almak ve DK bileti almak bir kenara, 2016 Olimpiyatlarına gitme ödülü de var işin ucunda. Şampiyon direkt olarak Olimpiyat bileti alıyor, ikinci sıradaki takım ise Kuzey Amerika'dan bir takım ile play-off oynayacak Olimpiyatlar için. Gerisi ise ya Dünya Kupası bileti, ya da hiç bir şey ama sadece bir tutam çok değerli tecrübe ile yetinecek. Benden şimdilik bu kadar. Biraz da ''iç dökme'' yazısı oldu bu. Maçları nereden izleyeceğiz diye merak eden olursa, her yol Link Tv. Fikstürü şurada ( tıklayınız ) bulabilirsiniz, belirtilen maç saatlerine 4 saat ekleyin yalnız. Uruguay'la aramızda o kadar var çünkü. Saygılar.

Oğuzhan Oğuz
@oguzhann10