zaterdag 10 oktober 2015

salı paris'e gidelim mi?

2 ay önce blogun taslaklarına yazdığım bir yazı vardı. sonra çok karmaşık bir anlatım şekli olduğu için o yazıyı taslaklara bırakıp hollanda maçı sonrası twitter'da üç beş kelam ve bir caps ile türkiye'nin en iyi üçüncü olabileceğini anlatmaya çalıştım. bitime sadece 1 maç kala bu ihtimal hala baki. üstelik artık gruplar da netleşti. anlatması daha kolay, bu yüzden yine de yazmaya karar verdim. belki bir umut, umuttur insanı yaşatan.

uefa en iyi grup üçüncüsünü belirlemek için tüm grup üçüncülerini alt alta sıralar ve alınan puanlara göre oradan en iyi üçüncüyü belirler. bir adet beşli grup olduğundan onlar daha az maç oynadığı için haksız rekabet oluyor tabii. bunu engellemek için altılı gruplardaki grup sonuncularına karşı oynanan maçlar en iyi üçüncülük değerlendirmesine alınmıyor. bundan ötürü şu oluyor.

biz a grubu takımıyız. 15 puanımız var. izlanda'yı yenersek 18. kazakistan grup sonuncusu olursa altı puanımız silinecek, 12 puanımız olacak yani. letonya grup sonuncusu olduğunda ise 2 puanımız silinecek ve 16 puan ile sıralamaya gireceğiz. tabii bunların hepsi izlanda'yı yenersek.

şimdi kısaca kalanını açıklayalım. b grubunda üç takımın üçüncü olma ihtimali var. herkes sonuncuyu sürekli yendiği için en yüksek puanlı ihtimalle tavan puanı belirleyelim. aynı zamanda en olası ihtimal. bosna'nın kıbrıs deplasmanında kazanması. mevcut puanı 14, kazanırsa oldu 17. 6 puanını sildiğinizde 11 puan ile değerlendirmeye girecek.

c grubunda slovakya ve ukrayna (19'ar puan) var. ikili averajda slovaklar ukrayna'nın önünde olduğundan slovakya'ya lüksemburg deplasmanında kazanmak euro 2016 bileti için yetecek. ikisi de kazanırsa (maksimum puan) ukrayna üçüncü olacak. o yüzden onlara bakalım. ispanya'yı yenerlerse 22 puan, 6 silinince de 16. grubun sonuncusu olma adayı iki takımı da iki kez yendiler zira. sürprizler olursa zaten bu maksimum puan düşecek ve daha az puanla değerlendirmeye girecek bu takımlar.

d grubu üçüncüsü almanya'nın gürcistan ile en kötü berabere kalıp bileti alacağını varsayarsak polonya ya da irlanda'dan biri olacak. ikisinin de maksimum puanı aldığı opsiyon tabii ki beraberlik, çünkü şu an da aynı puandalar. polonya averaj ile euro 2016 yapacaktır bu durumda (ikilide eşitler). irlanda da 19 - 6 (cebelitarık puanları) eşittir 13 ile değerlendirmeye girecektir.

e grubunda üçüncülüğü garantilemek için slovenya'ya san marino deplasmanında bir puan dahi yetiyor. slovenya en iyi grup üçüncüsü değerlendirmesi için maksimum puanına erişti çünkü san marino deplasmanında alacağı puanlar bu değerlendirmeye alınmayacak. yani şu anki puanı 13'ten iç sahadaki san marino galibiyetini sildiğimizde değerlendirmeye girecek puan adedine erişmiş oluyoruz (10).

f grubunda macaristan 16 puan ile grup üçüncüsü oldu. grup sonuncusu yunanistan'dan sadece bir puan aldılar ve hesaplamaya 15 puan ile girecekler.

g grubunda rusya ve isveç mücadelesi var. rusya kaybetmediği sürece euro 2016'da. evinde karadağ ile oynuyor. ikisi de kazanırsa max puan oluyor ve bu durumda 18 puanla üçüncü isveç oluyor. sonunculuğu garantilenen moldova'dan 6 puan alan isveç 12 puan ile değerlendirmeye alınır.

h grubunda ya hırvatlar ya norveçliler üçüncü olacak. norveç'in puanı 19. hırvatistan'ın 17. norveç son maç garantilemiş italya'ya gidiyor. hırvatistan ise malta'ya. hırvatistan muhtemelen kazanır ve 20 yapar. norveç kazanamazsa üçüncü olur. en yüksek puanlı ihtimalde 20 puanlı hırvatistan üçüncü olur. malta maçları silineceğinden 14 puan ile değerlendirmeye girer.

I grubunda zaten kimseden puan silinmeyeceği için 12 puan ile danimarka girecek hesaba.

bu anlattıklarımı tabloya (aşağıdaki tabloda slovenlerin san marino'yu yeneceği varsayıldı) dökecek olursam en yüksek puan ihtimali ile grup üçüncüleri geliyor.




gelelim bizim grubumuzdaki ihtimallere.


izlanda'nın bizi yenme ihtimali bırak en iyi üçüncü olmaya çabalamayı, play-off oynarmıyız sorusunu dahi akıllara getirir. o topa girmedim. gördüğünüz gibi. yukarıdaki tabloda tüm takımlarla en az denk puana erişmek için tek ihtimalimiz var o da kazanıp kazakistan'ın da letonya'yı yenmesini beklemek. bu ihtimalde (eğer ispanya'yı yenerlerse) ukrayna ile denk puana ulaşacağız ve averaj onlardan yana olduğundan onlar en iyi üçüncü olur. kısacası, direkt olarak euro 2016'ya gitmek için şu üç skora ihtiyacımız var.

  • Ukrayna İspanya'yı yenmemeli.
  • Kazakistan Letonya'yı yenmeli.
  • Biz İzlanda'yı yenmeliyiz.
en iyi üçüncü olamadığımızda ise şu olacak. en iyi üçüncülerin ayrı tutulduğu biçimde kalan 8 takım play-off oynayacak. uefa'nın garip bir hesaplama yöntemi var ve o yöntem ile takımlar sıralamaya konup en iyi dört takım birbirinden korunuyor. o sıralamayı (son oynanan maç öncesi versiyonu ile) ŞURADA bulabilirsiniz. 

en olası gördüğüm dağılım ile şöyle bir şey bekliyorum.

en iyi üçüncü : macaristan
8 takım : ukrayna, türkiye, bosna, irlanda, slovenya, isveç, norveç, danimarka
seribaşları : ukrayna, bosna, danimarka, isveç
seribaşı olmayanlar : irlanda, norveç, türkiye, slovenya

bu en iyi üçüncülük olayı konusunda şansımıza dair fikrimi merak ediyorsanız, bence düşük ama ihtimal var. 2 ay evvel hesaba başladığımda ''yok artık'' diyordum ama bitime çok az kala hala ihtimal varsa o ihtimali de gözardı etmemek gerek.

elimden geldikçe bilgilendirmeye çalıştım. yazı uzun oldu ancak en azından tüm soru işaretlerini giderdiğimi umuyorum. salı akşamı her şey gönlümüzce olur umarım. selamlar.

oğuzhan
@oguzhann10


woensdag 7 oktober 2015

rapor | ivan saponjic



sırtı dönük oyunda uzmanlaşmış santrforların avantajları çok fazladır. hele hele hareketliyse ve çizgilere kadar gelip top alabiliyorsa. o topu aldığı anda 4-5 saniye ayağında tutabilmesi bile takımın geri kalanının topa yaklaşmasına sebep olur. otomatikman o ''takım boyu'' olarak adlandırılan şey de kısalır. takım boyu nedir? en ilerideki oyuncu ve en gerideki oyuncu (kaleci dışında) arasında olan mesafe. bu ne kadar kısaysa paslaşmalar o kadar kolay yapılır ve top kaybı ihtimali azalır (becerikli bir takım iseniz). ayrıca top kayıplarında anında hamle yapmak için daha kısa mesafe kat ediyorsunuz ve top kapma ihtimaliniz kolaylaşıyor. rakibe daha az zaman veriyorsunuz sonuçta. git-gelleri daha kısa mesafede yaptığınız için daha eforlu yapabilirsiniz ve fiziken toparlanma süreniz de daha kısa olur. dönen topları alan takım olursunuz ve orta sahanıza da nicelik olarak yeterince hakimseniz zor maç kaybedersiniz. taraftara keyif de verirsiniz ayrıca.

işte ivan saponjic bu tarz bir forvet. fiziği sebebiyle altyapılarda da hep dikkat çekmiştir ve akranı luka jovic'in aksine ''hedef santrfor'' olarak yetiştirilmiştir. jovic ise daha çok dripling üzeri üreten, daha gezgin olan ve saponjic'ten farklı bir profile sahip olan biri. neyse, lafı uzatmayalım. konumuz saponjic. futbolcuları artık 4 değer üzerinden yorumlamayı uygun buluyorum. bu değerlendirme biçimini öğrendiğimden beri kafamda fikir oluşturmak daha kolay oldu. bu yüzden konsepti biraz değiştirip yeni bir formatla yazacağım saponjic'i. umarım yeterli olur.

fiziksel kapasite

dört değerin dördü de birbiri ile bağlantılı. fiziksel olarak (karın kası, bacak) güçlü değilsen kafa tekniğin ne kadar iyi olursa olsun sen o topa vuramazsın. saponjic fiziksel gelişim olarak iyi yolda. kendi yaş grubu için çok çok iyi, a takım düzeyinde ise iyi bir fiziğe sahip. fark yaratmak için de daha gidecek yolu var. bel gücü son derece iyi. top ve rakip arasına iyi girdiğinde o bel ile en kötü faul alıyor. aerobik özellik olarak gelişmiş olduğuna inanıyorum ve kendisi de buna inanıyor olsa gerek ki fırsat buldukça zor toplarda röveşata dener. bate'ye böyle bir golü var hatta. hızlanması gerektiğini düşünüyorum dar alanda. yani top ayağına geldiğinde ne yapacağına karar verip ona göre davranmak. tecrübe ile bu pozisyonları azaltacaktır. gerisi zaten kendi ağırlığı, ona yapabilecek fazla bir şey yok.

ikili mücadeleleri en kuvvetli stoperlerden dahi almak için de gerek omuz gerekse bacak gücünde kaydedebileceği aşamalar var. ivan son derece hareketli. her yere gelip top alır ve dayanıklılığı da iyi. ama süratli bir oyuncu değil. açık alanda etkili olamaz. ondan iyi faydalanabilmek için ya oyunu rakip yarı alana yıkacaksınız, ya da hücuma çıkarken takım halinde iyi çıkıp sırtı dönük oyunu üzerine setler oluşturacaksınız. bir örneğini yazının sonunda ''PS'' yazarak verdim.

teknik kapasite

daha basit bir tabir ile ''yetenek''. ayak içi ile pas, hem ayak içi hem de üstü ile bitiricilik, kafa vuruşları. bunların çoğunu üst seviyede yapabiliyor sapo. dripling becerisi yok, çok dar alanda pek etkili değil. bu yüzden yetenek olarak elit bir oyuncudan bahsedemiyorum. ancak yapması gereken temel işleri çok iyi yapıyor ve bu meziyetleri zaten ona üst düzeyde yetecektir. 

aslında daha çok detaya girilir ancak temel olarak oyuncuyu tanıtma amacında olan bir yazı için bu kadarı yeterli. örneğin cepheden gelen toplardaki kafa topu yüzdesi ya da kenardan gelen ortalardaki kafa topu yüzdesi gibi detaylara girmiyorum. olası bir transferde değinilebilecek konular olacaktır. ters ayak (yani sol) münasebeti de oldukça zayıf ve tamamen sağ ayağına odaklanılması gereken bir oyuncu. hünerleri o ayakta zira.



taktik bilgi

meali oyun zekası. partizan akademisinden yetişmiş bir futbolcunun futbol bilgisini sorgulamanın bana göre anlamı küfür etmektir. ancak ne düzeyde olduğunu konuşabiliriz. önde pres esnasında genelde iki stoperin arasını kapatıp stoperi topla driplinge veya ortadan pasa zorlayan biri. amaç rakibi uzun topa zorlamak ise santrforunun bunu yapması iyi bir temel atmaktır. ivan ayrıca daha agresif olup karşılamak yerine direkt rakibi zorlayan koşular da yapabiliyor. bu koşular da topa sahip olan oyuncuya yönelik, üstüne yani. 

oyununu sırtı dönük oynayabilmeye endekslemiş oyuncular genelde zeka olarak belli bir standardı yakalamıştır zaten. sadece sırtı dönük top almak yetmiyor. o topu aldıktan sonra gereken sabrı gösterip arkadaşlarını topla doğru biçimde buluşturmak ve bunu sürekli yapmak da bir meziyet. ivan saponjic'in üst düzey stoperlerin tercihlerini ve savunma biçimlerini öğrenmesi zaman alacak. bu da atlayacağı bir eşik. ancak futbol zekası oldukça gelişmiş bir santrfor olduğunu düşünüyorum.

ha bir de not düşeyim. ivan kardeşim ne olur çizgiye inen oyuncuları rahatlat. altıpasın içine girmek yerine penaltı noktasına çık, yüzde doksan boşta kalırsın yüzde seksen de golü yaparsın. iyi santrforları en iyi santrforlardan ayıran şeylerden biridir bu.

mental kalite

oyundan kopmaz, inatçıdır, hatta sertlik göstermekten çekinmez. henüz 1 yıldır düzenli profesyonel futbol oynayan saponjic'in baskıya karşı dayanıklılığını anlatabilecek bir veri yok elde. ilk defa maç kazanmanın gelişmenin önünde görüldüğü bir ortamda çünkü. daha takımının birinci santrforu olmadı, önemli maçlarda önemli süreler almış olsa dahi takımı ve taraftarı için rolü şu an hala ''küçük''. rakiplerin de yaklaşımı doğal olarak farklı. oyun olarak büyüdükçe ''önlem alınan'', ve ''üzerinde beklenti bulunan'' oyuncu olacaktır. 

özgüveni yüksek bir futbolcu olması ise bana göre önemli bir artı. altyapı çıkışlı futbolcuların üst düzey futbolda ayak uydurması gereken ilk şey oradaki adamlardan farkı olmadığını anlamasıdır. bunu anlayamayan oyuncular kaybolup giderler, anlayabilen oyuncular yeterli kaliteye sahipse barınırlar. ''büyük abiler'' ile kıyasla daha iyi olduğuna inanan ve bunu sahaya yansıtan genç futbolcu ise büyük oyuncu olacaktır. ivan şu an gözümde ikinci kategoride. bu kategoride olup da çok iyi bir futbolcu olunabilir.

sonuç

ivan saponjic'in çok iyi bir santrfor olacağını düşünüyorum. ama ''en iyi'' santrforlardan olacağını düşünmüyorum. robert lewandowski ve edin dzeko arasındaki farktır ivan saponjic. saponjic'in benim nezdimde maksimumu dzeko'dur, lewandowski olmak ise ayrı bir yeti, klas gerektirir. benzer özelliklerde olsalar bile lewandowski farklı klasın oyuncusudur. 

size dürüst olayım mı? ivan saponjic yerinde olsam, teknik adamı öğrensem ve fenerbahçe kadrosunu görsem partizan'da kalmayı tercih ederdim. ya da menajerime haber verirdim ve geçen yaz nabız yoklayan anderlecht'in hala ilgisi olup olmadığını sordururdum. yetiştirici ve zorlayan bir ortamda sürekli süre almak, bu süreyi alırken de dozunda ama iyi bir taraftar baskısıyla karşılaşmak bu tarz bir oyuncu için idealdir. mitrovic böyle attı adımını premier league'e. 

fenerbahçe ivan için ''yetiştirici'' bir ortam değil. en azından 108 yıllık tarihinde olmadı. artık bu genetiğin de değişmesi gerektiğini düşünüyorum o ayrı. belki de ivan'ın transferi buna yönelik bir adım olacak, ama her koşulda kendisi açısından bir risk olacaktır. sırf onun yerine kendimi koysam ben bu adımı atmazdım. fenerbahçe açısından ise bu yazıda bahsettiğim defoları üzerinde çalışıldığında ve gerekli süre verildiğinde son derece iyi bir transfer olur. o şimdiden katkı vermeye hazır, ve geleceğe yatırım amaçlı alınabilecek santrforlar arasında belki de en iyi 5-6 oyuncudan biri. 

PS : örnek mi? geriden uzun top, saponjic alacak, yanaşan orta saha oyuncusunu bulup ceza sahasına koşacak. orta saha birkaç saniye içinde bindiren kenar oyuncusunu bulacak, o da orta ile saponjic'i yoklayacak. böyle bir şey. 

oğuzhan
@oguzhann10