zaterdag 29 augustus 2015

Hedef | Antalyaspor

Hedef köşesinde bu hafta yaptığı transferler ile adından sıkça söz ettiren Antalyaspor var. Transfer dönemini oldukça hareketli geçiren  Akdeniz ekibi Eto’o transferi ile büyük sükse yaptı.


Gelenler – Gidenler tablosunu aşağıda bulabilirsiniz.






      Antalyaspor lige 2 galibiyet , 6 puan ile başladı. Ligin ilk maçında Başakşehir’i deplasmanda 3-2 yenerken, 2. Hafta kendi sahasında son dakikalarda bulduğu gollerle Gençlerbirliği’ni 3-1 mağlup etti.Bu karşılaşmalarda Eto’o attığı 3 gol ile dikkatleri üzerine çekti. Oynanan futbol açısından iki farklı Antalyaspor seyrettik. Öncelikle Başakşehir karşılaşmasından başlayalım. Karşılaşma boyunca oyunu kendi yarı sahasında kabul edip kontra ataklar ile gol kovaladılar. Nitekim attıkları ilk gol okullarda “Kontra atak nedir ? Nasıl yapılır?” dersine konu olarak anlatılabilecek güzellikteydi. 2 pas ile 9 saniyede kendi kalelerinden rakip kaleye gidip golü yaptılar. Mutlaka açıp izlemenizi tavsiye ederim. Rakibin kullandığı tüm kornerlerde olabildiğince bunu denediler. Lazarevic (Lazo) ve Eto’o , orta saha çevresinde arkadaşlarından gelecek top için tetikte bekliyorlar. Oyunu kendi yarı sahalarında kabullenmelerinden söz etmiştik. Rakip yarı sahada hemen hemen hiç baskı yapmayan Akdeniz ekibi top kendi yarı sahasına girdiğinde takım halinde topun olduğu bölgeye baskı yaparak topu kazanıp hızlı hücum arayışında oldular. Birçok kez başarılı olup gol pozisyonuna girdiler. Hızlı hücum imkanı bulamadıkları zaman ise ayağa oynayarak oyunu soğutuyorlar. Garanti pas öncelikli tercihleri. Kvesic (sol bek) , Ömer Kandemir (sağ bek) fırsat buldukça hücuma çıkmaya çalışıyor. Özellikle Kvesic isabetli ortaları ile dikkat çekiyor. 2 maçta da birer gole asist yaparak takımına katkıda bulundu. Aşağıdaki görselde Antalyaspor takımın maç boyu yaptığı savunmayı görebilirsiniz. Ayrıca ısı haritası ile oyuncuların maç boyu kendi yarı sahalarında bulunduğunu da görebilirsiniz.


       Kalabalık savunma ile maç boyu sadece 2 net pozisyona izin verdiler. Yedikleri ilk gol ceza sahası dışından kaleci hatası ile yenildi. 2. Gol ise çok ilginç şekilde karambolden golü yediler. Gençlerbirliği maçına da tıpkı Başakşehir maçına başladıkları gibi kendi yarı sahasında oyunu kabullenerek başladılar. 37.dakikada yenilen golden sonra çok farklı bir Antalyaspor izledik. Adeta kimlik değiştirerek oyunu rakip yarı sahada oynayan, önde baskı yapan, arkada boşluklar vererek risk aldılar. Maçın dönüm noktası ise 61.dakikada yapılan Emrah Başsan – Serdar Özkan değişikliği diyebiliriz. 2 asist yapan Serdar , takımının kazandığı 3 puana çok büyük katkısı oldu. Tabi önde oynamanın handikapı olarak arka tarafta çok fazla alan bıraktılar. Hatta skor 1-1 iken Gençlerbirliği kontradan 3-4 pozisyona girdi ama değerlendiremedi. Klasik tabirle “ atamayana atarlar “ efsanesi gerçekleşti. 




Bir paragrafta Samuel Eto’o ya açmak istiyorum.  Türkiye’ye geldiğinde göbekli fotoğrafları günlerce konuşuldu. Yatmaya geldi, top oynamaz 3 ay sonra gider deniliyordu. Bundan sonrası için konuşmak doğru olmaz ama şu 2 maçta bu insanları utandırdı diyebilirim. Top ayağına her geldiğinde faydalı işler yapmaya çalışıyor. Kibirden uzak sahadaki herkese karşı oldukça düzgün davranışlar sergiliyor. Onu izlemek hala büyük keyif..

Fenerbahçe ne yapmalı ?

Antalyaspor oyunu kendi yarı sahasında kabullenerek başlayacaktır. Fenerbahçe’nin mutlaka üretken olup kilidi erken açması gerekiyor. Aksi halde Eto’o , Lazo ve Emrah ile kontra ataklarda başı fazlasıyla ağrıyabilir. Maça Diego + Nani + çift forvet başlamanın kesinlikle yanlış olacağı kanısındayım. Zaten bu sistem ile orta sahada sürekli açık veriyorken rakibin ekmeğine yağ sürmek anlamsız olacaktır. Eğer Fenerbahçe golü erken bulursa rahat bir maç çıkartabilir. Tabii orta saha üstünlüğünü elinde tutmak şartıyla.  Skor tahmini yapmak gerekirse 3-1 Fenerbahçe kazanır diyorum. 


Ömer SELMAN

@omerselman1907


zaterdag 22 augustus 2015

Hedef | Çaykur Rizespor

Merhaba ,
Atromitos maçı ile başlatmış olduğumuz “ hedef “ köşesinde bu hafta Çaykur Rizespor var. Pazar akşamı saat 21:45’te Rize Atatürk Stadında Fenerbahçe’yi ağırlayacak olan Karadeniz ekibini dilim döndüğünce sizlere anlatacağım.  İlk kez böyle bir analiz yapıyorum. Bu yüzden oldukça heyecanlı olduğumu belirtmek isterim. Kusurlarım, hatalarım mutlaka olacaktır, bunları benimle paylaşırsanız çok sevinirim.

Öncelikle Rizespor’un bu yaz transfer döneminde neler yaptığını içeren tabloyu aşağıda bulabilirsiniz. Dikkat çeken transferlerden birisi elbette Ali Adnan’ın Udinese’ye transfer olması. Ancak Karadeniz ekibi Iraklı oyuncunun yerini yine bir başka Iraklı 94 doğumlu Dhurgham Ismail ile doldurdu. Potansiyel olarak Ali Adnan’ı aratmayacağı düşüncesindeyim.



Malumunuz yeni sezon başlayalı sadece bir hafta oldu. Bu yüzden Rizespor’un , Gençlerbirliği ile oynadığı mücadele elimizdeki tek done olarak gözükmekte. Bu karşılaşmada gözüme çarpanları sizlerle paylaşacağım. Rize takımı karşılaşmaya aşağıdaki 11 ve diziliş ile başladı.


                Maça başlayan kadroda ilginç tercihler göze çarpıyor. Orijini stoper olan ve geçtiğimiz sezonu sağ bek pozisyonunda geçiren Koray orta sahanın merkezinde görev aldı. Kariyeri boyunca santrafor pozisyonunda oynayan Chavelier,  sol kanatta Eren’in önünde kendine yer buldu. Devre arasında Chevalier – Sercan Kaya değişikliği ile hücumda bir tık daha etkili oldular.
                Karşımızda hücuma çıkmayı çok seven bir takım var. Ancak aynı şeyi savunma için söyleyemem. Nitekim karşılaşma sırasında sık sık 4-5 oyuncunun sürekli önde oynadığı, kalan oyuncularında geride savunmada beklediği tabiri caizse halı saha takımı görüntüsü vardı. Bunun sonucunda da zaman zaman takım boyu 60-70 metrelere kadar çıktı.
                Sayısal olarak çok hücumcu size hiçbir zaman çok pozisyon garantisi vermez. Rizespor’un maç içerisinde organize gelişen atak sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bunların hiç birinde goller dahil net bir pozisyona girilemedi. İlk golde savunmanın büyük hatası + Ahmet ilhan’ın takipçiliği golü getirdi. İkinci golde 5 forvet ile baskı kurulduğu sırada savunmanın eline çarpan top penaltıyı ve beraberinde golü getirdi. Son golde ise gecenin olay adamı Kweuke, kişisel becerisi ile ceza sahası dışından düzgün bir vuruş ile 3 puanı takımına getirdi.


Yukarıda gördüğünüz gibi Rizespor’un öndeki 4 oyuncusu sürekli golü isteyen bunun için çabalayan bir mücadele sergiledi. Hücumda sürekli bu şekilde kalabalık olarak yer aldılar. Bu kalabalık grup top rakip savunmaya geçtiğinde gölge pres yaparak işin savunma kısmında pek aktif olmadı. Maç içinde defalarca yaşanan savunma – hücum kopukluğuna dair görseli aşağıda bulabilirsiniz.


Eren Albayrak için ayrı bir parantez açmak istiyorum.  Kendisini izlerken adeta Caner Erkin’i gördüm. Maç  boyu sol kanatta gitti geldi. Bir sol bek olarak takımının hücumdaki en önemli ayaklarından birisi oldu. Bunlardan birisi de aşağıda gördüğünüz gibi geriden oyun kurarak Kweuke’yi gol pozisyonuna sokuyor. Bunu maç boyunca defalarca yaptı. Fenerbahçe hücumcuları onu ne kadar az topla oynatırsa lehlerine olacaktır.


Rakip yarı sahada gölge pres yapıyor dediğimiz Rizespor kendi yarı sahasında ise özellikle taç çizgisine yakın noktalarda ikili, üçlü pres ile topu kapıp hızlı hücuma çıkma düşüncesindeydi. Aşağıdaki görselde de bunun bir örneğini bulabilirsiniz. Bu pozisyonda Deniz’e faul yapıldı ve sarı kart ile cezalandırıldı. Maç boyu 4-5 kez bunu denediler. Fenerbahçe’nin buna çok dikkat etmesi gerekiyor.


Fenerbahçe’nin hücumda üç büyük avantajı bulunuyor. Stoper ve bekler arasına atılan toplarda Rize savunması büyük sorun yaşıyor. Özellikle Eren’in hücuma verdiği desteğin handikapı olarak o bölgede çok boşluk veriyorlar. İkinci zaafları ise Viera ve Oboabona’nın çok dağınık ve savruk oynamasını söyleyebiliriz. Bu ikilinin ayrıca stop-pas özelliğinin hemen hemen hiç olmaması kendilerine gelen her topu gelişi güzel uzaklaştırmaları, akabinde kalelerine tekrar tehlike olarak geri dönüyor. Üçüncü ve en büyük zaafları orta saha ile savunma oyuncuları arasında çok ciddi iletişim kopukluğu ve alan paylaşım sorunu var. Gençlerbirliği’nin her iki golünde de ceza sahası içinde bomboş gol vuruşları yapılırken Rizesporlu oyuncular  izlemeyi tercih ediyor. Aşağıda savunma arkasına atılan toplar ve yenilen gollerdeki savunma hatalarını bulabilirsiniz.






Karadeniz ekibinin bir diğer zaafından söz etmek istiyorum. Rakip takımın kullanmış olduğu kornerlerde yay çevresine adam koymayıp altıpas ve penaltı noktası çevresinde kümelendiler. Gençlerbirliği 2 korner kullandı, bunlar birini kaleci Itandje yumruk ile uzaklaştırırken diğerinde yaya seken top kaleye tehlikeli bir şut olarak geri döndü. Fenerbahçe’ye karşı bu tip bir yerleşimde bulunurlarsa seken toplardan çokça tehlike yaşabilirler.


FENERBAHÇE NE YAPMALI ?

                Öncelikle savunma kısmından başlayalım. Rize’nin en önemli skor gücü tabii ki Kweuke. G.Birliği maçında Hikmet Karaman ile tartışıp kadro dışı kalan Kamerunlu golcü hocasından özür dileyerek takıma geri döndü. Sarı-Lacivertli takımın onu hücumda top ile buluşmasına engel olması gerekiyor. Oyun tarzı ile Fernandao’yu anımsatan Kweuke, Rize’nin hücumda her şeyi diyebiliriz.
                Rizespor orta sahasındaki Robin, Koray ve Sylvestre’nin Fenerbahçe orta sahası karşısında varlık gösterebileceklerini düşünmüyorum. Özellikle tempolu ve ayağa oynandığı taktirde orta saha çok kolayca aşılacaktır.
                Hücumda ise alanı iyi kapatarak önde baskı yapılması gerekiyor. Geriden iyi oyun kuramayan rakibe karşı önde baskı yapıp hücuma doğru çıkmalarına engel olduğu taktirde oldukça pozisyon bulunabilir. Özellikle Fenerbahçe’nin sağ kanadından yani Şener ve Nani ikilisinden oldukça iyi katkı bekliyorum. Kanatlardan yapılacak ortalarda Fernandao’nun etkili olmasını ve hatta gol bile atmasının sürpriz olmayacağını düşünüyorum.  Adettendir, bu kadar bilgi verdik bir de skor tahmini yapalım. Fener savunması bireysel büyük hata yapmaz ise bana göre gol yemez. En az da 2 gol bulur.

                Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.




Ömer SELMAN

@omerselman1907







dinsdag 18 augustus 2015

hedef | atromitos

oldukça değerli birinin atromitos ricası üstüne bir düşünce belirdi bende. düşünce michael cox'un arsenal websitesinde sık sık yazdığı köşeden esinlenmiş bir düşünce, ben de benzerini kendi blogumda desteklediğim fenerbahçe özelinde yapayım istedim. yarın bir gün söz vermemekle birlikte bunun diğer takımlar için yapılmasını da muhtemel gördüğümü belirterek çok uzatmadan köşenin ismi olan ''hedef'' kısmına yönelmek istiyorum. çok da uzatmayacağım, kısa ve öz ifadelerle hedefin ne olduğunu ve nasıl pasifize edileceğini konuşmakta yarar var. ata yüzbaşıoğlu ( @atayuzbasioglu adresinden takip edebilirsiniz) kardeşimden de ön bilgi alarak koyuldum izlemeye, belli birkaç izlenimim var. başlayalım.

(peşinen not : içerik ve dil kullanımı anlamında kusurlar olursa affola. ilerleyen zamanlarda köşe ilerledikçe somut bir gelişim elde etmeyi umuyorum)

karşımızda ordiner bir kontratak takımı var ve belli pres planları var. aklıma ilk olarak viktoria plzen takımını getirdiler açıkçası, bu şu anlamı taşıyor. eğer ki fenerbahçe belli oranda kendi futbolunu oynamaya çalışır ve rakip yarı alanda 6-7 kişi ile yerleşip pas kanalı odaklı bir pres yapmaya çalışırsa (ki takım bunu oynamaya çalışıyor) atromitos'un merkezdeki ikilisini ne olursa olsun izole etmesi gerekecek. izole etmekten kasıt olabildiğince en az birebir karşılayıp ek olarak hazırda boş bir adam tutmak. blokları net olarak birbirinden ayırt etmek mümkün bu takımda, fazla geçişleri yok. kısaca blokları ve yerleşimlerini anlatmaya çalışacağım. (görsel için ata kardeşime teşekkürler)



4-1-4-1 şeklinde rakip karşılamaya çalışan hatta kimi zaman bunu ön libero olarak kullandıkları oyuncuyu da iki stopere yaklaştırarak 5-4-1'e çeviren bir takım dizilişine sahipler. ileride tek bıraktıkları napoleoni genelde yalancı baskı bile yapmadan öylece topu takip edecek biçimde hareket eder, bu rotada hafif tempo koşar ve rakibe bir şekilde bu ilk 50 metreyi geçirmeye çalışırlar. sonrasında 1-2.bölge arası bir noktada daralıp top kapmayı ve kaptıktan sonra o topu fernando usero'ya çıkarmaya çalışırlar. çıkaramazlar ise genelde sol forveti hedef alacak biçimde uzun çıkarlar. usero pas bağlantısıdır ve birebirde iyi almak önem arz eder. alamazsa zaten uzun çıkarlar ki ön dörtlüleri fiziksel olarak fenerbahçe'ye sıkıntı yaratmayacağı gibi daha çok koşu yolu oyuncularından kurulu bir dörtlü.

velhasıl, başakşehir'den farkları hücumda hem biraz daha az yetenekli olmaları hem de net bir hedef santrfor ile oynamamaları. santrfor stefano napoleoni dışa çıkıp alan yaratma meziyetlerine sahip olsa da sırtı dönük oyun anlamında da çok şey katabileceğini zannetmiyorum. havadan şansı olduğuna ise hiç inanmıyorum, onlara kenar ortalarında topa vurma imkanı vermek savunma hatası olur. ''tuzağa düşmeyeceksin''. mevzu bu. aik maçında aik'in daha ilk 2 dakikada yaşadığı gibi iki stoper dışında tamamen hücuma çıktığı bir an verirsen gayet çabuk çıkıyorlar. marcelinho'nun orta çizgiye yakın konumda top alıp 7 saniyede son çizgiye inip orta yaparak asist yapması tesadüf değil, planları bunun üzerine kurulu.



savunmada genelde çakılı, sol bek hariç çıkmayı düşünmeyen ve en azından 4 oyuncu tutmaya çalışan bir düzen içerisindeler. ön dörtlü ile bağlantıyı kesip usero'ya top aldırmadığın anda top kaybetmeye müsait bir takım olduklarını düşünüyorum. bu yüzden rakibin sık sık kullanmaya çalışacağı ''şok pres'' silahını fenerbahçe'nin uygulaması pek de sağlıksız bir fikir olmayacaktır. sonuç olarak ani top kaybı ve akabinde savunma setine yerleşememekten kaynaklı panik savunmaların en büyük düşmanıdır.

sert bir takım değiller. ön alanlar özellikle işin kuvvet kısmında aksayan, daha çok ayakları ve süratleri ile açık alanda oynamayı seven oyuncular. bu defoyu örtmek için genelde kompakt ve kendi yarı alanlarına yerleşik bir oyun oynarlar. yapacağın şey uzun topa zorlayıp ilk topları da sürekli olarak alarak rakibin hatlarını koparmak. çabuk, dikine yapılmış paslar ile de yetenekli ayaklarını kullanarak rakibin ''kopmuş'' hatlarının arasını iyi işleyip topları kullanmak. ha bir de ekleme yapayım, inanılmaz kolay korner ve duran top veriyorlar. bunları da genelde savunmakta zorlanıyorlar. dengesiz bir ceza sahası içi yerleşimi olduğundan özellikle ceza sahası dışından ivmelenerek gelen oyuncuları savunmakta zorlanıyorlar. bruno alves ve abdoulaye ba başta olmak üzere fiziksel mevcudiyetini kullanarak rakip ceza sahasına koşu yapıp havaya çıkan futbolcuları iyi izleyelim.

sözün özü, defansif, kontra atak odaklı ve dengimiz olmayan bir takım ile eşleştik. fernando usero ve marcelinho ikilisini kopardığınızda dişlilerin aksadığını görmek söz konusu. bisikletten zincirini kopardığınızda ne kalır sonuçta. usero'nun pasör niteliğinden bahsettik, pitu da ara ara yanaşıp top almaya çalışır işler sakata geldiğinde. o da bir alternatif olsun. marcelinho koşu yolu oyuncusu. sol ayağı ile içe dışa çalım atar ancak ters ayağını hiç kullanmaz ve driplinglerdeki değişimi yapamaz. yapsa bile sol dışı ile dener. solunu kapat, onu kapat. solunu kapatma, yakın oynama, başını belaya sok. ya o ya o.

tur şansını yüksek görüyorum. tuzağa düşmeyeceksin, sert olup kendin bitireceksin işi. zaten daha yetenekli bir takımsın, saha içi yerleşimini de onlardan iyi yaparsan kaybetme şansın yok. fenerbahçe bu turda elenecekse kendisi elenecek, rakip saygı duyulacak işlere imza atan bir düzen takımı olmasına rağmen. fenerbahçe'ye bol bol şans diliyorum.

DİPNOT : sezon başı, resmi maç adedi iki. atromitos'a dair BU SEZON itibari ile çok da sağlıklı bir görüntü elde etmek zor, benimkisi ''olduğu kadar'' şu an için. profesyonel de değilim zaten, göz sıradan bir futbol izleyicisi gözü.

oğuzhan oğuz
@oguzhann10