zondag 7 februari 2016

fenerbahçe | hücumsuzluk

insanların genelde en büyük zaafı alternatif plan oluşturmamaktır. dışarıya %50 şarj ile çıktığınızda cebinizde yahut çantanızda şarj kablosu veya alternatif şarj cihazı olmadıkça telefonunuzun mevcut şarjına duacı kalırsınız. statlarda ise bu durum yedek jeneratör yokluğunda mevcut enerji akımına bağımlı olmayı beraberinde getirir. bir ders planı yaparsınız, arkadaşınız kedi kovalarken ayağını kırar hastaneye götürürsünüz. kendinize boş zaman ayırmadığınız sürece de plan sekteye uğrar. bunlar hep insanın kendi içinde ihtiyacı olan esneklikler ve bir futbol takımı da bundan çok farksız değil aslında.

benim yaşım 21, neredeyse 22 bitiyor hatta. büyüklerimin anlattığı kadarıyla özellikle geçmişte ''n'olacak bu fenerin hali'' diye çok fazla mesaj gelirmiş, söz sarf edilirmiş. şu an itibari ile ortada böyle bir durum yok. ama yirmi küsür maçtan sonra ilk kez çok ciddi bir ihtarla karşı karşıya kaldı fenerbahçe. bu ihtar ile birlikte de bir şeyleri toparlama vakti geldi.

esneklik vurgusu yapma sebebim fenerbahçe'nin aslında sezon itibariyle tek tonlu bir takıma dönüşmüş olması. savunma planını ana plan haline getiren ve işin skor kısmında bireylerin kalitesine güvenen bir takım. cümlenin ilk kısmı abes değil, gol yememeyi silah haline getiren çok takım var avrupa sahnesinde. fenerbahçe'yi bu takımlardan ayıran şey ise somut bir hücum planı olmaması, olsa bile onu uygulayacak oyuncu grubunu birarada bulundurmaması. tabii sahada.



savunma stratejisi

fenerbahçe'nin savunma stratejisine şimdi biraz değinelim. takımın temel bir amacı var. alan kapatmak. aslında alan kapatmanın pratiğe yansıması sahanın her belirlenen bölgesinde rakipten fazla adam bulundurmak, ya da daha nitelikli hareket etmek. oyuncuların saha içinde gerek alanları kapatma, gerek ise rakibe müdahale etmede üst düzey bilgiye sahip olmasına dayanır bu sistem. en azından orta saha oyuncuları ve savunma hattı arasındaki mesafenin de maksimum oturma odası-banyo arası olmasını ister.

rakibi dar alanda hücum etmeye forse ederseniz bunun neticesinde rakibiniz daha kısa zamanda top kullanmak zorunda kalır, ve hatalar meydana gelir. sık sık rakipler sırtı dönük top almak zorunda kalır, ve ''kör bölge'' (oyuncunun göremediği) olarak adlandırılan bölgelerden pres yardımı gelerek top kapılır. genelde bu fenerbahçe'nin kendi yarı alanında olur. keza topa sahip olan rakibi taç çizgilerine yönlendirip rakibi ters/uzun toplara zorlaması, ve kısa paslara az izin vermesi de bir başka özellik. bunu mümkün mertebe her takımında uygulamaya çalışır pereira. oyunu pres odaklıdır ve savunma odaklıdır. savunması her zaman geride yapılmaz, daha ön bölgelerde de yapılabilir ve yapılıyor.

fenerbahçe'nin sık sık önde basıp sonrasında daha geriye ''yaslanarak'' yerleşmeye çalışması tesadüf değil. rakibin oyun benimseyişine göre şekil alan bir takım var sahada. temel amaç topu rakibin hazırlıksız olduğu şekilde kapıp bunun neticesinde çabuk hamlelerle sonuca gitmek. bunda bir sıkıntı var, onu da sonra vurgulayacağım.

takke düştü kel göründü

fenerbahçe'nin antalya deplasmanındaki yenilgisi aslında çoğu kesim tarafından ''takke düştü kel göründü'' olarak nitelendi. kısmen anlaşılabilir bir durum, kjaer yoktu ve onun savunmanın en önemli taşı olduğu sarih bir gerçekti. fakat böyle olması aslında savunma planının da bir parçası. oyuncuların birbirine yakın olup organizasyonu koruması neticesinde rakibin hücumdaki alternatifleri azalıyor, vakti daralıyor ve savunmadaki bireyler için hamle yapmak da kolaylaşıyor.

simon kjaer'in fenerbahçe için en önemli olduğu konu hamleleri değil, önde savunma yapmak istemesi. onun varlığı ile en az 10 metre daha ileride savunma yapan fenerbahçe, bu sayede amaçlanan dar alan savunmasını oturtup rakibi zor paslara ve çabuk hücum etmeye zorluyor. özellikle ülke genelinde bu savunmaya antitez üretecek yetenekte takım sayısı az olduğundan fenerbahçe sezonun önemli kısmını düşük sayıda gol yiyerek geçirdi.

antalya karşılaşması fenerbahçe'nin doğruları ve yanlışlarının bir derlemesi oldu. karşılaşmanın ilk 20 dakikasında çok yoğun pres yapan, çabuk top kapıp açık alanda skor üretmeye çalışan bir takım vardı. fenerbahçe ilk 20-25 dakikada açık alan fırsatları yakaladı, saha uzunluğunu kullanarak. fernandao'nun hibe ettiği kontratak fırsatları hala hafızalarda. rakibe göre bir anlayış benimseyen fenerbahçe baskıyı orta alana yoğunlaştırarak hücum için daha uzun bir saha dilimi yarattı (orta alan çizgisinden rakip kaleye kadar). ancak onu kullanacak oyuncusu yok. ne fernandao, ne de kulübede beklemesi infial yaratan van persie o açık alanda üretebilecek oyuncular. orta alanda yetenekli oyuncuların olmayınca da sete yerleşmen zorlaşıyor, ve hücumda bir şey üretmek tamamen iki hızlı kenar oyuncusunun bireysel gayretine kalıyor.

sonrasında oldu ne oldu ise. hücum oyuncuları arzulanan presi yapmamaya başladı, antalyaspor orta saha oyuncuları topla daha rahat oynadı. bu topla oynama oranlarına da yansıdı. fenerbahçe orta alan oyuncuları yaptıkları hamlelerde hem geç kaldı, hem de arkadan destek görmedi. savunma hattı da ileri çıkmayınca (stoperlerin işgüzarlığı), mesafeler birden uzadı ve antalyaspor oyunu domine etti. savunma hattı koordinasyonda eksik kaldı, ileri çıkmayı unuttu, ofsayt taktiği uygulayamadı, her şeyde geç kaldı ve sonucu ağır oldu. DÖRT yenen gol. sezon geneli için tesadüf sayılabilecek bir durum. hata tespiti yapılmaz ise dört yenmese dahi acı goller yenebilir, bu yüzden mersin maçı sonrası edinilen alışkanlığa tamamı ile geri dönmek şart olacak. fenerbahçe'nin defoları bununla sınırlı değil.



hücumsuzluk

fenerbahçe savunmayı kusursuz yapmadığı her maç bunu bir yerden telafi etmek zorunda. hatta seyircisini tatmin etmek için, daha da iddialı olabilmek için o ''telafi'' kısmı için de ana planlar oluşturmak zorunda. meali, daha iyi hücum etmek zorunda.

hücumdaki sıkıntıların en baş noktası savunmadan top çıkarma kısmı. stoperlerden top almaya gelen kimse olmadığından, gelen oyuncunun da becerisi düşük olduğundan (topal veya souza) top sürekli dönme dolap gibi sağdan sola dönüyor. neticesinde çok uzun zaman harcandığı gibi her rakip fenerbahçe'ye karşı savunmaya yerleşebiliyor. orta alandaki pasör futbolcu eksiği burada başlıyor. stoperlerden çıkan toplarda ileride pas kanalı yaratılmıyor ve fenerbahçe burada zaten zaman kaybediyor. uyku ilacına ihtiyacınız yok bunu izleseniz yeter yani.

kanat oyuncularının içeri girmek yerine dip (çizgiye yapışık) kanat olarak oynayıp bu şekilde hem ceza sahasında çoğalmayı engellediği, hem de bekleri frenlediği bir takım oldu fenerbahçe. bu oyuncuların çizgiye açılmasından ötürü de merkezde önemli bir boşluk meydana geliyor.

ne var ki merkezde iki ön libero olduğundan zaten burada bir yetenek eksiği göze batıyor. tamamlayan oyuncu ise diego/alper yerine ozan tufan olunca sıkıntı daha da büyüyor. merkezde ne stoperden top alan, ne rakip yarı alanda top dağıtan, ne de top taşıyabilen biri var. üreten oyuncu zaten yok diego yoksa. ekseri ile kısır bir takım oldu fenerbahçe ve savunmadaki beceri kadar hücumdaki beceriksizlik direkt olarak teknik adama yazar.

sonuç

pres yapan, agresif oynayan, hücum düşünen bir takım olacağız diyordu vitor pereira geldiğinde. ilk iki vaadini sıklıkla görebiliyoruz takımında antalya maçı dışında. ancak devre sonrası oynanan 2-3 maçtaki sos işaretleri işitilmezse bu kimliğini de yitirecek fenerbahçe. bunun dışında ise en büyük sıkıntı orta alan kurgusu ve dolayısı ile hücum etkinliği. stoperlerin top atabileceği bir oyuncu yok, bulduklarında bile o oyuncu vücudunu dönüp topu kullanana dek mevsimler geçiyor. zaten o kişi hiçbir şekilde hücuma çıkaracak bir pas kullanamıyor. (dikine, rakip orta alan ve savunma arasındaki bölgeye)

fenerbahçe'nin top çıkaracak oyuncu bulmak için elinde çeşitli çaresi var. yeni iyileşen meireles kullanılabilir, ozan o rolle bezenebilir, ya da farklı bir düzen geliştirilebilir. top taşıyacak oyuncu ve yetenekli, pozisyon üreten ayak için ise elinde fazla çaresi yok. taşıyan oyuncusu alper, üreten oyuncusu diego. bu iki oyuncu dışında fenerbahçe orta alan rotasyonunda ortalama üstü yeteneğe sahip, bir şeyler üretebilen bir oyuncu yok. bu yüzden devre arasında bu niteliklere sahip bir oyuncu almamak çok büyük bir gaflettir. hele hele diego ribas avrupa'da cezalı iken.

fenerbahçe defosu da belirgin olan bir takım olmaya başladı. oyunun genel hatlarıyla kötü olmadığını düşünsem de bu daha çok savunmasından, ve kısmen de rakip vasatlığından kaynaklı. hücumda üretemediği sürece de fenerbahçe hiçbir maçı rahat koparamadığı gibi her karşılaşmasında rakibine belli ölçütte umut verecek. bunun yanı sıra rakip savunmaların daha rahat önlem aldığı bir takım olacak. vaziyet bu iken santrfor tercihinin kimden yana olduğunun büyük bir önemi yok. santrfor top bitirir, hücum setlerinde de pas istasyonu olur. şu an ortada ne bitirilebilecek bir top var, ne de pas istasyonu olunacak bir set hücumu.

takım da, teknik adam da hücum etme gayretinde. ancak burada ciddi bir teknik adam zaafı var. orta alan kurgusunda belirgin bir değişim olmadıkça da bu zaaf devam edecek. diego ribas'ın özellik olarak alternatifi yok. daha farklı şekilde üretebilecek bir alper potuk var. bu iki oyuncu rotasyonda birbirinin alternatifi olmadığı sürece üçüncü bir alternatif daima üretkenlik sorunu getirecek. mesela ozan tufan'ın souza ve topal'ın önünde oynadığı kurgular.

ESNEK OLAMAMAK

fenerbahçe'nin ideal kurgusu aslında skor savunma yahut ilk etapta gol yememenin makul kılındığı maçlarda kullanılacak bir kurgu. hücumda bir şekil skor bulunduğu için bugüne kadar uygun bir oyun olarak görüldü, ki kazanan oyun uygundur. ne var ki hücumda gelişim beklenirken her geçen gün elindeki hücum potansiyeli de eriyen bir takım var ortada. ve takım hiçbir şekilde skor arzulayan bir kurguya dönmemekte. kadrosunu olabildiğince bozmayan ve orta alandaki oyuncu tercihlerini daima aynı biçimde kurgulayan vitor pereira'nın hücumu daha farklı bir seviyeye itmek için önce buna kanalize olması gerekecek. çünkü idealindeki mevcut hücum kurgusunun hücumda iyi organize olması, biraz düşük ihtimal. belki de fenerbahçe'nin bu sezon oynadığı en iyi maç olan molde maçındaki kurgusuna bir göz atması gerekebilir.

o karşılaşmadaki kurgusu souza-ozan-diego şeklindeydi. bir üreten, bir çift yönlü çalışan, bir de orta sahayı toparlayan defansif oyuncu. görev tanımlarının en doğru ve en net dağıldığı maç. haddim olmayarak, ''fenerbahçe bu yıl hücum akışkanlığını kazanmak istiyorsa bu orta saha rotasyonuna sahip olmalı'' diyerek sözlerimi noktalıyorum.

defansif orta saha oyuncusu : souza veya topal
iki yönlü etkinlik : meireles veya ozan tufan
üreten futbolcu : diego veya alper potuk


kişisel not : alper potuk'suz fenerbahçe'ye hayır.